top of page

Rüyalar Bize Ne Anlatıyor?

  • Fulya Akköse
  • 6 Haz 2024
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 10 Şub

uzman psikolog öneri


Uyandığımızda bazı rüyaları hatırlarız ve etkisinde kalırız; bazıları ise hemen kaybolur, unutulur. Düş kuramını oluşturan Sigmund Freud rüyaların bilinçdışına giden kral yolu olduğunu söyler. Hastalarıyla serbest çağrışım yöntemiyle çalışırken sıklıkla rüyalarını anlattıklarını gözlemlemesi ve rüya çağrışımlarının bireyin bilinçdışı arzu ve isteklerine, düşüncelerine ve çatışmalarına kapı araladığını fark etmesi bu alana yönelik ilgisini artırmıştır. Kendi rüyalarını kayıt altına alan Freud düş yorumlama tekniğini geliştirmiştir. Başlangıçta her düşün temelde amacının bilinçdışındaki bir arzuyu doyurmak olduğunu öne sürmüştür. Aynı zamanda "Rüya uykunun bekçisidir." söylemiyle rüyanın uyumayı sürdürücü ve koruyucu işlevine işaret etmiştir.

Rüyanın ardında yatan anlam bireyin ruhsallığına özgü bir anlamdır. Dolayısıyla rüyanın anlamını en iyi bilen kişi yine rüya görenin kendisidir. Bu nedenle rüya tabirleriyle, sembollerle kişinin ruhsallığından ve çağrışımlarından bağımsız şekilde bir rüyayı anlamlandırmak pek mümkün değildir.

Rüyalar gizil içerik ve sansürlenmemiş içerik olmak üzere iki kısımdan oluşur. Rüyanın görüldüğü gün bireyin yaşamında olan bazı olay ve yaşantılar rüyaya farklı biçimlerde sızabilir. Rüyanın daha çok sansürlenmemiş içeriğini oluşturan bu durum gündüz kalıntıları olarak kavramsallaştırılır. Gizil içerik ise dört farklı yolla sansüre uğrayan kısımdır. Bu yollar; yoğunlaştırma, yer değiştirme, temsil edilme ve ikincil düzeltme.

Rüyada olduğu gibi ortaya çıkmasıyla yoğun duygular yaratması mümkün olan bazı içerikler uykudan uyanma ihtimali doğurması nedeniyle dönüştürülür. İç dünyaya dair birkaç öge yoğunlaştırma ile tek bir ögeye dönüştürülebilir. Ruhsallıkta önemli değere sahip ögeler yer değiştirme ile sanki önemsiz görünen içeriklere bürünebilir. Bu bir kılık değiştirme gibidir. Temsil edilme ile düşünceler imgelere dönüşebilir, görselleşebilir, soyut olan somut olana dönüşebilir. Sansür sadece düş içeriğinin kısıtlanmasıyla değil, düşe eklenenlerle de uygulanır. İkincil düzeltme ile araya eklenenler, doldurulan boşluklar, kurulan bağlantılar rüyanın akla mantığa uygun hale gelmesine neden olurken bir o kadar gerçek anlamından uzaklaşmasına sebep olabilir.

Düş kuramında Freud, rüyanın görünür yüzeydeki içeriğinden daha çok rüya ögeleriyle ilgili hastanın çağrışımlarını önemli bulmuştur. Rüyayı bir bütün olarak çalışmak yerine tek tek ögeler üzerinde çalışma yapmayı önemsemiştir.

Son olarak Freud her zaman rüyanın başka başka anlamları olabileceğini, yorumlamanın tamamlanan bir süreç olmadığını ifade etmiştir.


© Copright 2022 by Fulya Akköse .
bottom of page